TESLİMHANE
  19da son nokta..
 
bu konuda ki son fikrimse:
iniş sıralı o mushaflar
hem kanıtsal….hem de aklen ….en tercihe şàyanıdır..
çünkü biz kullar için…en öncelik mantıktır..
ve tüm..olağan üstülükler
                          birer kanıt değildir..
çünkü bu olağan üstülükler…bizler için geçerlidir
O Sınayan ..bir sınav için de..bunları dilenmiş olabilir
ki O zaten 19 için…
                           bir sınavdır demiyor mu?
ve O  …değil  bir deha’yla
 habersiz bir çocukla bile…bir mucizeyi kılabilir..
 çünkü tüm rastlantılar bizler için geçerlidir..
ve gerçeğin yanında..da…bu bir değer taşımaz
uçtuğunu görseniz de ..kanatsız bir insanın
                     hiç bu sizlere onun…haklığını kanıtlar mı?
kaldı ki..Sahibimiz elçisine bunları iletmedi mi?
var mı bu sıralamayı bildiren…. her hangi bir bilgi?
o halde vaz geçilmeli …şu okunan dizimden
ve  ..dost1′in de ..dediği gibi
                                        adım adım gitmeli…
bir de şöyle bir soru sormak istiyorum sizlere..
diyelim reşat halifenin sunduğu o kitabı …Yaradan katından ve de korunmuş olarak eline alan bir kimse  onu da korunuk mu bilmelidir?
ya da şu bir çoğu yanlış ve saptırılmış anlamlandırmalarla dolu meallerden birisine kavuşmuş bir kimse… o korunmuş olana kavuşmuş mudur sizce? bence o hak olan kitaba kavuşabilirlik olanağı var olduğu sürece o korunmuştur…yani dünyanın en ücra yerinde ki bir insan için de korunmuştur ama ellerine verilip sunulmuş bir halde değil …belli bir uğraş ve kat ediş neticesiyle..
benim kalbimi yoran o reşat halifenin ölüme olan korkusuzluğunu Yaradanya övgüler olsun ki dönüp baktığım o çeçenya da ya da diğer coğrafyalarda ölüme meydan okuyan selefileri düşündükçe atlattım.. çünkü o zamana değin iki seçeneğim vardı…        &nbs p;         &nbs p;         &nbs p; 
     1-onun doğruluğu… 2-onun sapkınlığı…iyi niyetli ama yanlışa düşmüşlüğünü bir türlü düşünemiyordum.. tıpkı şu insanların şeyhleri ya da alimleri için düşündükleri gibi..ancak artık böyle bir ihtimal ile de değerlendirmekteyim çok şükür..
ve diyorum ki: bu gelmiş geçmiş kitap elbette ki korunmuştur ama bu korunmuşluk her zemin ve süreç için de geçerli olması demek …. onun illa da gayretsiz ve uğraşsızca elde edilebilir liğini mi gerekli kılar? sizce örneğin bir osmanlı köyünde yaşayan bir kimse için de şu an erişilenden farksız bir yazılım mı var?…harflerinin sabah akşa boş boş okunması onun var oluşunu kanıtlar mı? o katıldığı söylenen belgelerin söyleyin onun ruhuna verdiği en ufak bir leke va mı? …evet o bir peygambere söylenen ‘rahm’ın bir türevi de tüm teslimkàrlar için de söylenmiştir(48/29)
bunun ne gibi bir saptırıcılığı var? o halde o her daim onu arayanlar için korunmuş bir yazılımdır..burda elbette şu da aklınıza gelebilir ki bilgisayarsız bir toplumun bu gerçeğe kavuşmaya olanakları var mıydı? ve bir de elbette şu var ki tutup böyle zararsız bir kaç belgenin öyle sağlamca konulacak deliller yok iken eklendiğini duyurmak ne fayda sağlayabilir ki Yaradan yolunda?
bence ne kadar samimi de olsa reşat halife yanlış yapmıştır… ama bunun yanında getirmiş olduğu yararları içinse ben ancak ve ancak (kepçede kaçık bile olsa) o başkalarını başkalarına alt ederekte olsa     dosdoğru yolunu yine de bana ulaştıran O yüceler yücesi Yaradanya teşekkür eder…ve ancak O’na minnet ederim..
ve bununla birlikte..
bunlar gerçekten de olağanüstü simetrilerdir
ancak burada bence sorulması gereken şu
böyle bir simetri bizler için bir belgelik unsuru olmaya yeterli mi?
yani bir adam düşünün ki bir olağan üstülük gerçekleştirdi
bu onun doğruluğunun kanıtı olmaya yeterli mi?
zaten rastlantı diye bir şey yoktur
her yapılan şey O’nun gözetimi ve bilgisi dahilinde değil midir?
evet bizler sınavdayız
ve Allah her türlü unsuru da kullanmaya yetkin değil mi?
burda uyulması gereken akıl mıdır yoksa bu denklikler mi?
bu sırf bunun için de geçerli değil
mesela bir güzel iş peşindesin
ama işler bir türlü yolunda gitmiyor
ve tam tersi olağan dışı şeylerle engeller çıkıyor
burada yapılması gereken Allah istemiyor diyerek
bundan caymak mı yoksa işin doğruluğunu sorgulayarak
buna öyle karar vermek mi?
tüm bu karşılaştığımız olağan üstülüklerin
bir sınav olabilme ihtimali yok mu?
bunu iyice düşünmemiz gerekir bence
ki diğer seçeneğin de şöyle bir gerçeği bulunmaktadır ki elinde:
evet ben hiç bir belgeye ulaşabilmiş te değilim
o son elçinin bu dizilimi gerçekleştirmesine dair
öyle ise ya bu indirilenler dışında da onun Allah ile bir iletişimi olduğunu
kabul etmemiz gerekmektedir
ya da güçlü bir akıl ve vicdan ile bunu gerçekleştirmiş olabileceğini
ki böylesi bir matamatiği ne kadar dahiyane olursa olsun
bir insanın tek başına yapması aklımı zorlamaktadır
ve tabi o ibni abbas vs. nüshalarını da (eğer doğruysa elbet)
hesaba kattığımızda
bunun yalnızca Allahın dilediği
insanların da şuursuzca yaptığı bir tevafuk olabileceği kanımca
daha ağır basmaktadır
yoksa eğer sırf bu verilerle hareket edecek olsaydık
o 19 larla bezeli malum diktatöründe kutsanması gerekmezmiydi
zira buna bir malum şahıs ta düşünüp
karşısında ki lerede deccal dememiş miydi?
Allah bizi gerçeğe ulaştırsın
bizi esirgesin de
yardımını hiç bir zaman bizden esirgemesin
 aliaksoya yanıt:
söyle!
hiç vicdan yok mu sende ?
nasıl bahsedebilirsin…susmak..diye bir haktan
ne demek bu yani
şimdi bana biri çıkıp bir soru soracak
ve ben öylece sus pus:
                ” kendin bul oğlum..bana ne..”diyeceğim öyle mi?
ya da:” bilmediğim bir konuya giremem abi
                                   iyisi mi; otur ses çıkarma”
                                                                         …öyle mi?
ve üstelik
 o varacağım yargı gününde de
karşımda şu okuduğum satırların
                                    Sahibini bulacaktım…öyle mi;
           <inanıp güvenen erkekler ve de kadınlar ..birbirlerinin dostudur
                                İyiliği emreder.. kötülükten menederler..
               desteğini gözetir… bağışlarda bulunur
                                ve Yaradan’a.. ve elçisine sıkı sıkıya itaat ederler..
               işte onlar Yaradan’ın esirgemesini kazanmış kimselerdir
              çünkü Yaradan çok üstündür ve O bilenlerin en bilenidir..>?
yok mu senin yoksa..okuman yazman?
evet bu sayfalarda etimiz kemiğimiz yok bu doğru..
ancak tümünü de hiçe çıkarıcı..ruhlarımız..geziniyor alabildiğince..
tıpkı O eşsiz Yaradan’ın
               sonsuz ruhundan serptiği …
                                          kırlarda da nasıl geziniyorsa
varsay ki gelip toplanmışız
                            yuvarlak bir masada
ve bir dileğimizle de…kalabilmekteyiz her an baş başa
sen işte bu yaklaşımla bak
ve git yeniden bu sorunu
                   kendine … tekrar tekrar sor!
ama cevabını da .. mutlaka ..
o yargı günü ..Sahibinin önünde ..
                                  yargılanır gibi ver….
evet ben artık
         yazmıyorum bu sayfalarda
ve yazmayacağım da
       Yönetmen’im ….tersini dilemezse.
ama ben buna rağmen
övgüler olsun ki …O yüceler yücesi Yönetmenime
şu sorduğun…
            darılma ama
                   saçma sorucuğuna bile
inan işte.. ancak
        bu kadar…dayanabildim
  ki o da inan ;…sırf sana
                          bir ders olsun…diye
<< bu yazı ali beyin şahsında
                              tüm kanala ithaftır!>>
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol