TESLİMHANE
  dönüyorum ilk kıbleme..
 
çünkü artık inanıyorum kıblenin gereğine..
madem dönmem gerekiyor ..dedim
                                   illa ki de bir yöne..
o halde bu yönelimimin de
                     bir kàrlığı .. olamaz mıydı?
ki bu döndüğüm yön ile de
             sahneliyordum kendime …ve o tüm
                                                    etrafımaki yönelirlere..
YÖN’ümün ..ne olduğunu …
 şu çiftli boyutlular…yerinde
                      sahnelenen nikler gibi…
simgelere muhtaçtık….kısacası
                                                  bu simgeler aleminde….
ki kendimizi göreceğimiz….bu en yaraşır düzlemi de…
                                esirgememiştir bizlerden ….O yüce Yönetmenimiz
işte şu içinde
              gezip ..durduğumuz boyut:
        bize bizi kanıtlayacak…sebepler kurmalıydık..
ve bu yüzden de alnımı…böyle taşlara
                                               yaslayıp durmaktaydım….
mecburdum buna  O  şefkatine … sarınabilmek için..
elbet ki.. bana bu taşın da
 yine yalnız ve de yalnızca
                         O’nu andırma.. şartıylar …
evet gerçekten de o
          yalnızca taşlardan ibaret
                                       küpün tekidir.. bu doğru ..
ancak bana tutup :
       ” sen gezegenin birinde..
Eşsiz Yaradan dışında
kimseye yönelmesinler diye …ne yapardın?” ..desen
and olsun ki onlara da
           gidip önce bir taş diker
ve:” işte size…Yaradana …yönelmenize bir yön
       bu yöndür ki sizlere..
 yönlerinizin birliğini .. ve ayrışını da gösterir..
uyun o halde …hep birlikte
ki o batıl yönlerden…olmadığınız bilinsin..”diyerek
onlara maddeler tutardım
çünkü ne yaparsam yapayım …bu taşlara tutsaktım
hiç şüphesiz yöneldiğimde  ..bir duvara değecektim
         önüme taşlar ..maddeler…muhakkak ki çıkacaktı
ve evlerimiz ..mescitler…aynı madde değil miydi?
..moleküllerden ve atomlardan
                    yapmak zorunda değil miydik?
kaldı ki yöneldikleri
               bir yönü zaten mevcut bulunan…..
bir kavimden gelmiş olan ve de
ve de aynı zamanda …
 tüm kitaplılarında.. yöneldiğini görmüş
                      gözlemlemiş bir elçiye
                                                    inmedi mi bu kitap?
ve hiç bir yerinde.. ne ona ne de bize
bunu men eden her hangi
                          bir bilgi geçiyor muydu?…
içinde ki putların yıkılış kaydını soranlar
                         neden onun taşlarının yıkılımını sormuyor?
eğer onun temizliğine …bir ayet arıyorsanız
neden yıkılımına dair de aramıyorsunuz?
tam tersine bakın..
[Mûsa’ya ve kardeşine şunu telkin buyurduk:
Kavminiz için …kendilerini
yerleştirmek üzere Mısır’da ..evler derleyin..
ki onları yönelim yapıp(kıble) ..erişimler sağlayın..](10/87)
<<İnsanlar içinden
 bir takım ahmaklar: “Onları yöneldikleri… yönden(kıble) çeviren nedir?” der..
de ki: “doğu da Yaradanındır..elbetteki batı da.
ve O, dilediğini dosdoğru yola yöneltir…
işte böyle! Biz sizi, insanlar üstüne
      tanıklar olasınız,… elçi de sizin üstünüze ….bir tanık olsun diye,
                                            orta yolu izleyen bir topluluk  kıldık…
 Biz, eskiden üzerinde olduğunuzu…yönelim haline getirdik ki
 elçiye uyanı,…ve ökçesi üstüne
gerisin geri döneni ..birbirinden ayıralım.
işte bu..Yaradanın kılavuzluk ettikleri hariç…diğerlerine zor gelir..
ama Yaradan imanınızı…. işe yaramaz kılmayacaktır….
ve şu da bir gerçek ki Yaradan…
 insanlara karşı çok şefik…ve çok esirgeyicidir..
Biz senin..yüzünün ha bire göğe doğru… çevrildiğini görenleriz..
 hoş kalacağın bir yöne(kıbleye)… seni elbette yönelteceğiz..
evet artık sen yüzünü …o dokunulmaz ‘mescid’e çevir…
her  nerede olursanız olun
bundan böyle yüzünüzü …dokunulmaz ‘mescide’çevirin..
. Kendilerine kitap verilenler..
                    bunun, Sahibinden gelen
      bir gerçek olduğunu…iyi bilir…
                    Yaradan onların yapıp ettiklerinden …asla habersiz değildir..>>.(2/142-144)
evet işte görüleceği üzere
bize Sahibimiz en son olarak
                     kendine özgü ..her birinin
                       bir yönü olan kitaplılara
    dikkatimizi çekerek..
             onlarında bildiğini ….söylemektedir bize..
peki şimdi kalkıp bizler
bunu bir ehli kitaba sorsak
ve desek ki:
“ne demektir …Sahibimizin bize yön çizmesi?.
O bize :”artık yönünüzü
           şuraya dönün “demekle
                                 asıl  ne kastetmektedir ?”
 ….bize ne cevap verirdi..sizce?
“tapınırken dönülecek yer” mi yoksa
denildiği üzere…üstüne yürünecek
                     bir hedef mi der size?
üstelik bakın bir de:
<<Ehlikitap’a sen her türlü
belgeyi de getirsen ..
onlar asla  senin yönüne (kıblene) uyacak değildir..;
zaten sen de onların yönlerine uyamazsın..
ki onlar.. birbirlerinin yönlerine de uymazlar.
sen şimdi.., ilimden….böyle nasiplendikten sonra
onların iğreti ve boş arzularına uyarsan,
            işte o zaman hiç kuşkusuz ..zalimlerden olursun.>>(145) ‘la da
o kitaplıların anlayacağı
 ’yön’ ün ne olduğunu da….. anlatmıştır böylece..
yani onlar döndükleri
 o yönlerini..değiştirip
                 senin yönüne dönmezler….ile
 bir önceki belgede de …
o yönü=’dokunulmaz ‘mescid’ diye.. tanıtıp
mecaziliğini de bununla…ortalıktan kaldırmıştır..
evet şimdi bu kanıtlar
ya bir hedef için indirilmiş..durumdır
ya da erişim için dönülecek …bir yön adına ..
birincisinin olma şansı …diğerine göre bir hayli güç..
diğerinin olasılığı daha kuvvetlidir..
nitekim insanların …bununla
tapınmanın bir yöne doğru …yapılması gerçeğini bilme şansı
hedefte ki yerin mekke olacağı…na göre çok daha fazladır..
elbette ki bunun yanında
o ‘yön’ tarifi sırası….
                    erişimden(sàlà )dan söz etmeyiş
(gerçi buna da sınav gözüyle..bakılabilse de)
ve mescidi haram dan önce
kudüse dönmeyi bildiren…bir kanıtın da yokluğuyla ..
neden  yüzünü göğe çevirip
 kabeye dönmeyi …..talep etsin o elçi?..
ancak tüm bunlar ışığın da
yine o bir taşa doğru dönmenin …kaçınılmazlığı ve de
bunun bir mahzurunun da olmayacağı gerçeği ile..
o tek bir yöne dönmenin
ayırıştırıcılığı ve de… birleştiricilik kazanımıyla..
                                   ben artık o ilk yönüme(kıbleme) dönmeye karar verdim..
ancak yine ..bunun yanında
                  şunu da belirteyim ki
bu dönmüş kıblemin .. tam tersi istikametin de
beni yine o kabeye… çevireceğini bilmemden
        bir gün o bu belgelere(ayetlere)….eriştiğim zaman
ayrışmak için batıllıktan
                 “doğu da batı da O’nun” diyip
                                   döneceğim yönümü…tam tersinden  kabeye..
bağışlasın beni O Yaradan
bilerek bilmeyerek işlediğim
                     bütün suçlarım dan ötürü..affetsin
ve beni gerçeğe bundan çoooook daha yakın bir …yola iletsin..
 doğrularımı pekiştirsin…
                   yanlışlarımı düzeltsin
beni o sapkının yolunda
                         bırakmasın hiç bir zaman…
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol